Ana içeriğe atla

Terapiye Gitmek


Psikologa veya terapiye gitmek önceleri “ben deli miyim?” gibi bir düşünce ile özdeşleşmekte idi. Bu yafta pek yaygın olduğundan insanlar terapiye gitse dahi kimse terapiye gittiğini dillendirmezdi. Bu, saklanması gereken bir durum gibi görünürdü. Son dönemlerde ise bu fikir oldukça değişti. Yerine “herkes yardım alabilir” ifadesi baskın olmaya başladı. Peki işin aslı nedir? Yardım almak ne demektir? Yardım almak zayıflık mıdır? Hangi durumlarda yardım alınmalı? Kimlere başvurulmalı?


Yardım almak zayıflık mıdır?
Toplum içerisinde belirli düşüncelerin baskın hale gelmesi belirli söylemlerle mümkün olmaktadır. Mesela “Yardım almak zayıflıktır” gibi bir söylem toplumda yaygın hale geldiğinde insanlar zor zamanlar yaşadıklarında terapi seçeneğini gözden geçirmezler ve yükleri ne kadar ağır olursa olsun kendileri kaldırmaya çalışırlar. Halbuki “Herkes yardım alabilir” gibi söylemler toplumda hakim olduğunda insanlar ne yaşadıkları problemlerden ne de yardım almaktan utanç duyarlar. Herkesin yardım alabileceği veya diğer bir ifadeyle herkesin yardıma ihtiyacı olduğu zamanlar olabileceği fikri insanı insan olarak kabul etmek anlamına gelir.

Hangi durumlarda yardım almak gerekir?

Öncelikle herkesin yardıma ihtiyaç duyacağı meseleler farklıdır. Kimisi hayattan zevk alamamaktan, mutsuzluktan yakınır, kimisi gelecekle ilgili kaygılarından bahseder. Veya bazen problem kişinin kendisiyle ilgiliyken bazen eşiyle veya çocuğuyla ilgili olabilir. Bu nedenle kimin hangi durumda yardım alması gerektiği kişiden kişiye göre değişir.

Bunların yanı sıra problem ne olursa olsun yardım alma eşiğine bakmak lazım. Diğer bir ifadeyle problem(ler) iş/okul/ev alanlarından herhangi birini veya birkaçını olumsuz şekilde etkilemeye başlamışsa, eskisi gibi hayatınızı sürdüremiyorsanız, problemin yol açtığı durumlara ilişkin duygular dayanılamaz hissediliyorsa, gelecek buğulu görünmeye başladıysa, bu çıkmazda yardım almanızı tavsiye ederim.

Kimlerden yardım almak gerekir?

Yaşadığınız çıkmaz sizi yardım alma fikrine yönlendirdiyse, sıra kimden yardım alacağınızı kararlaştırmaya gelmiş demektir. İlk olarak, gitmek istediğiniz kişinin alanında uzman olup olmadığını kontrol etmelisiniz. Zira son dönemlerde psikolog olmadığı halde psikolog olduğunu söyleyerek insanları kandıran kişilere rastlamaktayız. Bu konuda iyi araştırma yapmak gerekir.

İkinci olarak psikologun özgeçmişini incelemek gerekir. Psikologun;
Ø      Eğitim düzeyi (lisans/yüksek lisans/doktora),
Ø      Eğitim aldığı program (psikoloji/klinik psikoloji/psikolojik danışmanlık ve rehberlik/aile danışmanlığı vs.)
Ø      Mesleki çalışma alanları (depresyon, anksiyete bozuklukları, evlilik ve aile terapisi, kişilik bozuklukları vs.) ve
Ø      Çalıştığı yaş grubu (Yetişkin/Aile//Ergen/Çocuk Psikolojisi) araştırılmalıdır.
Sizin yardım almak istediğiniz konuda uzmanlaşmış birine gitmeniz daha isabetli olacaktır.  

Son olarak, gideceğiniz psikologun çalıştığı terapi yöntemini araştırmanızı tavsiye ederim. Bir problemin çözüm şekli her terapi yönteminde farklıdır. Terapi yöntemlerinin farklı olmasının güzelliği herkesin kişisel yatkınlığına göre karar verebilme imkanı sağlamasıdır. Benim tavsiyem, hangi yöntemin size daha uygun olduğunu, probleminizi daha iyi çözeceğini düşünüyorsanız, o terapi yönteminin eğitimini almış, alanında uzman bir psikologa gitmeniz iyi olacaktır. Terapistin aldığı eğitimlerin neler olduğuna dair bilgiyi özgeçmişinden edinebilirsiniz. Çalıştığı terapi yöntemiyle ilgili bilgiyi kendiniz araştırabileceğiniz gibi terapistinize de sorarak bilgi alabilirsiniz.


Uzman Klinik Psikolog
İclal Eskioğlu Aydın


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yıkıcı Tartışmalardan Kaçınmanın10 Yolu

       Yıkıcı Tartışmalardan Kaçınmanın 10 Yolu Barton Goldsmith, Ph.D Çeviren: Klinik Psikolog İclal Eskioğlu Aydın Her çift tartışır. Bazıları açıktan açığa birbirine bağırarak tartışırken; bazıları da ilişki ve iletişim kurmayı reddeder. Yöntemleri ne olursa olsun, sonuç aynıdır - duyguların incinmesi ve düş kırıklığı. Yapıcı bir şekilde tartışmanız için bazı ipuçlarım var; eğer doğru bir şekilde uygulanırsa, gelişme ve problemlerin çözümü için bir yol olabilir.   1. Kızgınlığın kendisinin tahripkâr bir duygu olmadığını bilmek gerekir. Kızgınlıkla öfke arasında muazzam bir fark vardır. Bir kişi kızdığı zaman duygularını ifade etme ihtiyacı duyar, bir şeyleri ya da ilişkileri bozmaz - ki bu türlü bir davranış öfkedir.   2. Sinirlenmeden önce duygularınızı ifade edin. Siz veya eşiniz olaya olduğu gibi yaklaşabilirse ve güvenli bir şekilde çözmeye çalışırsa, olay tartışma noktasına gelmeyebilir. Bazen bazı şeyler sadece ifade...

Kaygı Yazı Dizisi / Kaygıyla Nasıl Baş Edebilirim?

Kaygı yazı dizisinin üçüncüsünde kaygı ile baş etme yollarından bahsedeceğim. Daha önceki yazılarda kaygının doğası ve nedenleri ile ilgili bilgi vermeye gayret etmiştim. Kaygı ile başa çıkmanın ilk adımı kaygıyı tanımaktan, doğasını bilmekten geçer. Kaygının gerekli ve hayati mi yoksa hayatı sabote eden bir şekilde mi ortaya çıktığını ancak kaygının işlevini ve doğasını bildiğimizde anlayabiliriz (Bakınız: Kaygıyla Yazı Dizisi /Kaygıyı Tanıyalım). Kaygıyı tanıdığımızda kaygının tamamen yok edilmesi, def edilmesi gereken bir duygu olmadığını, hayati bir işlevi olduğunu, bizi koruduğunu, bizi motive ettiğini biliriz. Dolayısıyla “kaygı” ile kurmak istediğimiz ilişkiyi daha net ve gerçekçi bir şekilde belirleyebiliriz. Kaygının Etkilerini Bilmek Kaygının doğasını tanıdıktan sonra kaygının hayatınız üzerindeki etkileri ile ilgili kısa bir değerlendirme yapmanız, kaygının hayatınızı ne düzeyde ele geçirdiğini fark etmenizi sağlayacaktır. Bu noktada kendinize sorabileceğini...